Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan (1480- 1534), Osmanlı devlet geleneği gereği oğlunun Saruhan Sancağı başına şehzade olarak atanmasıyla bu şehre gelmiş hem oğlunun yetişmesinde hem de bulunduğu şehrin sosyal hayatında ihtiyaç gördüğü veya eksiklik bulduğu alanlarda yapmış olduğu büyük katkılarla öne çıkmıştır. Adını taşıyan vakıf marifetiyle inşa ettirdiği Sultan Camii ve Külliyesi (1522-1539), Manisa’nın günümüze kadar gelen önemli tarihi eserleri arasındadır. Bu külliye merkezde Sultan Camii, Medrese, Şadırvan, Sıbyan Mektebi, Hankah, İmarethane ve onun ölümünden sonra oğlu tarafından tamamlanan Hamam ve Şifahaneden (Daruşşifa) ibarettir.
Hafsa Sultan Şifahanesinin önemi ve tarihteki yeri, bizzat mesir macununun karıldığı yer olarak bilinmesi yanında özellikle yolcu, işçi, tüccar, parasız, garip-gurebaların ister Müslim ister gayri Müslim olsun ister erkek ister kadın hastaların derdine çare olan; hastalıklarına şifa vermesidir, şifahane zamanının en ileri sağlık merkezlerindendir.
Pek çok sancakta bulunmayan Kehhal (yani göz cerrahı), Hafsa Sultan Şifahanesi kadroları içinde yer almıştır.
Manisa Darüşşifası, 16-17. asır, dünyanın en ileri tıp uygulamalarının yapılabildiği, yerlerindendir. Mesela dönemin Kehhalleri(göz cerrahı), göze inen ak olarak tarif ettikleri katarakt operasyonu yapabilmekteydiler. Şifahaneye tedavi için gelen veya getirilen biri, hiçbir ücret ödemeden tedavi görmekte, ihtiyaçları vakıf tarafından karşılanmakta (yıkanma, temiz ve yeni giysiler giydirilmekte) idi.
Manisa’nın bir marka değeri olan Mesir Macun’unun şifahanede dualarla karılması, üretilmesi, şifahanenin halk nazarındaki rolünü ve itibarını arttırmıştır. Dönemin önemli alim ve hekimlerinden olan Merkez Muslihiddin Efendi’nin 1523-1529 yılları arasında Manisa’da görevde iken onun terkibi olan 41 çeşit baharattan oluşturduğu Mesir Macunu, Hafsa Sultan’ın baharla başlayan halsizlik, yorgunluk hatta güçsüzlük gibi rahatsızlıklarına iyi gelmiştir. Benzer şikayetlerin bahar başlangıcında yaygın olmasını öğrenen Sultanın, kendisine iyi gelen macunun, Türklerin kadim törenlerinden ve bahar başlangıcı olan Nevruzda halka dağıtılması emrini vermiştir. Macunun üretimi başlarda saray (Saray-ı Amire) mutfağında yapılmıştır. Mesir macununun üretimi Şifahanede yapılmaya başlanmış, Sultan Camii minare ve kubbelerinden halka saçımı yoluna 1540 yılında gidilmiştir. 1522 de tamamlanan Sultan Cami külliyesi içerisinde yer alan son iki ünite hamam ve şifahane diğer adıyla darüşşifa, Hafsa Sultanın vefatından 4 yıl sonra oğlu Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1539 yılında tamamlanmıştır. Merkez Efendi’nin Manisa’da bulunduğu yıllar içinde (1525-29) mesir macunu terkibini yaptığı düşünüldüğünde Macunun ilk defa hazırlaması yaklaşık olarak Şifahanenin yapımından on yıl önce olduğu anlaşılmaktadır.
Hafsa Sultan Şifahanesi, son yüzyıla kadar Manisa ve havalisinde görülen birçok hastalık, salgın ve yaralanmaların teşhis ile tedavisinde sağlık merkezi olarak kullanılmıştır.
PLAN VE MİMARİ ÖZELLİKLER
Hafsa Sultan Şifahanesi günümüze ulaşmış mimari formuyla enine dikdörtgen simetrik kuzey duvarı dışa taşmış çok kubbeli bir yapıdır. Kubbeler sekizgen kasnaklı olup kasnakların yanından ocakların bacaları yükselir. Kasnak ve duvar saçağında iki sıra kirpi dişler yer alır. Darüşşifanın güneydeki giriş yönü hariç her yönde eyvanlar da dahil üçer oda bulunur. Kuzey ve güney kanattaki odalar hariç diğer odalar kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülüdür. Kuzeydeki eyvanın ve güneydeki giriş revakının iki yanındaki odalar, enine dikdörtgen planlıdır. Üzerini kubbe ve sivri beşik tonoz örter. Odaların avluya bakan yönlerinde birer, ocak nişi ile dışa açılan birer penceresi bulunur. Köşe odalarının iki penceresi vardır. Avlu tüm odalara bakar ve ortasında sekizgen bir fıskiyeli havuz bulunur. Yapının zaman içerisinde birkaç defa elden geçtiği çeşitli restorasyonlara tabi olduğu ve son olarak 1960 restorasyonu binanın günümüze ulaşan son halini yansıtır. Ancak 1911 de bu binaya ait krokisinde anlaşıldığına göre bina dış avlusunda 3 adet kadın koğuşu, baştabip odası, ecza deva birimi, gardiyan birimi, 2 adet lavabo, bir çeşme, hizmetli odaları, çamaşırhane gibi birimler günümüze ulaşamamıştır. Bu birimlerin 1922 Manisa yangınında tahrip olup kullanılmaz hale gelmesinden sonra 1948- 1962 arasındaki eski fotoğraflardan bina dışında yaklaşık 2 metre yüksekliğinde pervaz duvarla çevrelendiği ancak bununda 1962 restorasyonu öncesinde yıkıldığı, restorasyonu sonrasında ise yeniden yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Şifahanenin giriş kapı üstünde 6 satırlık istifli nesih yazılı kitabesinde; binanın ne amaçla, kimin adına, kim tarafından yapıldığı, ne zaman inşa edildiği yazılmış ve tarih düşürülmüştür.
Kitabenin son satırında yer alan “ di tarihi makamı afiyettir” ifadesi ebcet hesabına göre Hicri 946’ya isabet etmekte ve bu yapının Miladi 1539’da tamamlandığını göstermektedir. Mülkiyeti Vakıflar genel müdürlüğüne ait olan Hafsa Sultan Şifahanesi 1962-1964 restorasyonu sonrasında Sağlık Bakanlığına 25 yıllığına devredilmiştir. Bakanlık bu süre içerisinde Manisa İl Sağlık Müdürlüğü marifetiyle bu yeri “Sağlık Müzesi” adı altında halkın genel sağlık konularında bilgilendirilmesi amacı ile kullanmıştır.
ŞİFAHANENİN ÜNİVERSİTEYE TAHSİSİ VE MÜZEYE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
1990’da 25 yıllık süre dolmasına rağmen binanın tahsisi için bakanlık yeniden müracaatta bulunmamış, 1996’da Celal Bayar Üniversitesine devredilene kadar 6 yıl herhangi bir kuruma aidiyeti olmamıştır.
1996’da Vakıflar Genel Müdürlüğü ile yapılan tahsis protokolüyle Celal Bayar Üniversitesinin tasarrufuna geçmiştir.
1996 dan 2010 yılına kadar şifahane başta Dr. Nihat Yörükoğlu’nun bağış kitapların olduğu bir kütüphane ve C. B. Ü. Araştırma Ve Uygulama Merkezleri idari birimlerinin yeri olarak kullanılmıştır.
Hafsa Sultan Şifahanesi 2013 yılında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Müzesine dönüştürülmüş olup günümüzde de bu işlevini sürdürmektedir. Hafsa Sultan Şifahanesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Müzesini ilk yıl 120 bin kişi ziyaret etmiştir.
MÜZE İÇERİĞİ
Müze de birebir yaşayan insan modellerinden oluşturulmuş tarihi kostüm içerisindeki 20 silikon heykel ile dağlama sahnesi (2), göz cerrahi sahnesi (2), akıl ve ruh hastalığı (2) ve musiki ile tedavi(4), Merkez Efendi ve yamak(2), Mesir karım sahnesi(4), şerbetçi(1), cumhuriyet dönemine ait bu binanın hamisi Dr. Nihat Yörükoğlu(1) ve ilk Türk ilaç kodeksinin sahibi Dr. Cemil Şener’in(1) hayat hikayeleri dahil olmak tedavi usulleri ve eylemler sergilenmektedir. Müzeye gelenler her bir silikon heykeli büyük ilgi ve alaka ile incelerken, heykellerin doğallıklarından dolayı hayranlıklarını esirgememektedirler. Müzenin görsel sunumları içerisine 14 animasyon filmi yer alırken, sağlık ve tıpla ilgili 50’ye yakın minyatür ayrıca şifa ayetleri ve sağlığı ilgilendiren veciz sözler hat tabloları bulunmaktadır. Avluya bakan tüm kapı üstlerinde ceviz üzeri naht sanatının güzel örnekleri yanında özellikle çeşitli odalarda ve avluda yer alan geniş ekranlar marifetiyle müzeye ait belgeseller gösterilmektedir. Bunun yanında ziyaretçilerin en fazla ilgisini çeken bölümlerden biri kioks ekranlarından burçlarına, hastalıklara, milliyetlere göre(Farabi’den günümüze kadar gelen )Türk müziği makamlarının neler olduğu öğrenilmektedir. Bu yazılımda ziyaretçiler burcularına göre makamlarını öğrendikleri gibi kendi makamına ait örnek eser dinler.
Müzenin en kıymetli sergi odalarından biri hiç kuşkusuz büyük ilgi gören tıbbı aletler ve tıp el yazmaları koleksiyonudur. Burada 200’e yakın tıbbi cerrahi alet sergilenirken 50’nin üzerinde Osmanlı İslam tıbbının şaheseri olan tıp yazmalarına ait örnekler bulunmaktadır. Hafsa Sultan Şifahanesini ziyaret edenler görsel bilgilendirme posterlerinde bir taraftan genel tıp tarihi bilgisi edinirken, diğer taraftan da Türk ve İslam hekimlerinin kısa biyografilerini okumaktadır.
Manisa’da yaşamış Manisalı, halkın gönlünü fethetmiş çok sevilmiş, hafızalarda yer edinmiş Manisalı Doktorların posterleri de müzenin ilgi odağıdır. Görsel anlatımlar içerisinde dış avluda sergilenmekte olan tıbbı bitkiler koleksiyonunda hangi bitkinin hangi derde deva olduğu, faydaları, taş baskı formlarda sergilenmektedir. Gelen ziyaretçilerin tedavi odalarında hatırı sayılır eski ilaç örnekleri yanında tıbbi araç ve gereçler sergilenirken, şifa tasları, tahmisler, mühürler müzenin özel bölümlerinde yer almaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın her yıl yayınlanan müze ziyaretçi istatistiklerine göre Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Tıp Tarihi Müzesi belli başlı büyük müze ve ören yerleri (Ayasofya, Selçuk, Efes.vs ) hariç, en çok ziyaret edilen müzeler kategorisinde ilk 10 içerisinde olduğunu iftiharla söyleyebiliriz.
Şehzadeler Belediyesi sınırları içerisinde yer alan müzemiz dört yıl içerisinde Manisa şehir içi nüfusu kadar yani dört yüz bin ziyaretçisiyle Manisa turizmine katkısı, özellikle Manisa dışından gelen ziyaretçilerin miktarı ve ilgisinden de açıktır. Manisa’da gezilebilecek, Manisa’ya gelen misafirlerin götürülebileceği en önemli mekanlardan biri de Tıp Tarihi müzesidir. Burada sadece müze ziyareti değil, şifa musikisinin sürekli fonda çaldığı iç avluda rahat rahat sohbet yapılabilen sıcak-soğuk içecek yudumlanabildiği nezih bir aile ortamı bulanmaktadır.
Resim: Hafsa Sultan Şifahanesi Tıp Tarihi Müzesi Giriş Kısmı |
Resim: Gözlük Numaraları |
Resim: Tıbbi Aletler ve El Yazmaları Odası |
Resim: Göz Cerrahi Odası |
![]() |
![]() |